Paris Seyahat Rehberi
Üzerine defalarca kez konuşulmuş efsane şehir Paris’deyiz. Söylenecek o kadar şey var ki ama bunların birçoğu defalarca kez söylendiği için size söylenmeyenleri söylemeye çalışacağım. Mesela Paris ile ilgili sıklıkla duyduklarımız Eyfel, Şanzelize Caddesi, Zafer Takı, aşk şehri vs. diye devam eder. Evet bunlar çok önemli tabiki ama çok daha önemli bir yanı daha var Paris’in o da müzeleri. Birçok avrupa ülkesinde özelliklede heykel bakımından bu kadar çok eseri bir arada görmeniz çok zor. O kadar zengin müzeleri var ki Paris’in gezerken diğer tüm yerleri unutuyorsunuz.
Paris büyük ve etkileyici yanları olan güzel bir şehir. Dediğim gibi birçok şey yazılıp söylendiği için klasik bir gidiş yapmayacağım. Fotoğraflar üzerinden bir anlatım yapmaya çalışacağım. Genelde müze ağırlıklı olan seyahatimde Paris beni müze konusunda oldukça etkiledi. Sizlerede bu müzeleri elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım. Sadece müzeleri değil, meydanları, heykelleri, anıtları ve meşhur Eyfel kulesinden de bahsedeceğim.
İlk durağımız Modern Sanat Müzesi (Musée National d’Art Moderne)
Hostelden çıkıp yürümeye başlıyoruz. Bir şehri en iyi gezme ve o şehri anlama yöntemi olan yürümeyi çok seviyoruz. İlk durağımız Modern Sanat Müzesi. Modern bir mimariye sahip olan müzeyi geziyoruz ve birde bonus müze daha daha geziyoruz binanın içinde çizgi roman üstadı ve kendi tabiriyle; “olabildiğince yapay çalışmalar”‘ın sanatçısı Roy Lichtenstein. Bilmeyenler için Roy Lichtenstein Vikipedi yazısı bilgilendirici olacaktır. Sergisi ile ilgili bu sayfadanda bilgi alabilirsiniz.
Olmazsa olmazlar nelerdir?
Tabiki Eyfel kulesi mutlaka görülmeli listesinin başında. Hem gündüz hemde gece görülmeli.
Zafer Takı ziyaret edilmeli ve çatısından Paris seyredilmeli.
Caddelerin caddesi Şanzelize caddesine mutlaka gidilmeli.
Louvre Müzesi mutlaka ziyaret edilmeli.
Orsay Müzesi mutlaka ziyaret edilmeli.
Auguste Rodin Müzesi mutlaka ziyaret edilmeli.
Notre Dame Katedrali mutlaka görülmesi gereken bir katedral.
Herkesin asma kilit taktığı Aşıklar köprüsü görülebilir.
Espace Salvador Dali Ben gidemedim ama siz gidin…
Moulin Rouge görülmeli mutlaka. İçeri girilmeli mi buna siz karar verin.
Modern Sanat Müzesi gezilmeli.
Notre Dame Katedrali (Cathédrale Notre Dame de Paris)
Bir diğer etkileyici yer ise Notre Dame Katedrali idi. İçerisinin atmosferi sizi gotik bir ortama doğru çekerken aynı zamanda tuhaf bir heyecan uyandırıyor. Sanırım bunda filmin etkisi çok fazla.
Paris Sokakları
Paris çok temiz bir şehir değil ne yazık ki. İnsanların duvar diplerinde yaptıklarına şahit olduktan sonra gördüğümüz her su birinkitisinin su birinkitisi olmadığını gördük. Özellikle bazı metro istasyonlarından gelen kesif koku biz nerdeyiz yahu dedirtti inanın. Tabiiki şehrin her yeri böyle değil.
Düşünen Adam Heykeli
Düşünen adam heykeli Rodin Müzesinde bahçede yer alan heykellerinden en meşhur olanı. Müzenin içinde olduğu kadar bahçesinde de birçok eser bulunuyor. Auguste Rodin 1840-1917 yılları arasında yaşamış Fransız bir heykeltraş. Birçok eseri tüm dünya tarafından biliniyor. Ama en öenmli özelliklerinden birisi heykel sanatına getirdiği faydalardır. Hayatını okuduğunuzda kendisini sanata, kadınlara ve uyuşturucuya adamış bir sanatçı olduğunu görüyorsunuz. Kadınlara olan düşkünlüğünü heykellerinede yansıtan Rodin, ne yazık ki kadınlara verilmesi gereken değeri vermemiş. Hatta eşlerinden birinin hayatı Rodin yüzünden akıl hastahanesinde geçmiş.
Cehennem Kapıları
Rodin’in üzerinde 10 yıl çalıştığı eser. Oldukça etkileyici bir şekilde düşünen adam heykelinin tam karşısında duruyor. Acaba düşünen adam cehennemi mi düşünüyor dedirtiyor.
Louvre Müzesi
Tahmin ediyorum ki Paris’deki en büyük ve en etkileyici müzedir Louvre Müzesi. Başından sonuna gezmek için bir gün ayırmanız gerekecek bundan emin olabilrisiniz.
Türk Hamamı (The Turkish Bath)
Jean Auguste Dominique Ingres’in 1862 yılında yaptığı The Turkish Bath (Türk Hamamı) adlı eser. Bu eserin buraya geliş hikayesi ise biraz üzücü. Resim koleksiyonuna sahip ilk müslüman ünvanına sahip olan, Abdülaziz devrinde Hariciye, II.Abdülhamit devrinde Adliye Nazırlığı yapmış olan Osmanlı devlet adamı ve diplomatı, Paris sosyetesine de dahil olup renkli hayatı nedeniyle Osmanlılar arasında “Süslü Şerif” lakabıyla da anılmış, Fransızların “Osmanlı Dandy”si diye adlandırdığı Halil Şerif Paşa, günümüzde milyar dolarları bulan tablolarını, görev yaptığı Fransa’dan yurda dönerken, koleksiyonundaki çıplak resimleri İstanbul’a getirmemesi doğrultusunda bir emir alınca, koleksiyonundaki 109 tabloyu 1868’in Ocak ayında 638 bin franga elinden çıkartmış… Ne kadar acıklı değil mi? Şu an Louvre Müzesinde sergileniyor.
Mona Lisa
Louvre Müzesinde sergilenen bir diğer eser Mona Lisa tablosu. Öyle sanıyorum ki bilmeyen yoktur. Kısa bir bilgi geçmek gerekirse Leonardo da Vinci’nin 1500’lü yıllarda yaptığı düşünülen, bir kadın portresidir. Fakat yüzünde ki belirsizlik ve kadının kim olduğu gibi gizemler yüzünden oldukça çok konuşulan bir tablo oldu.
Place du Carrousel
Louvre Müzesinden çıktığınızda cam piramid arkanızda kalacak şekilde durduğunuzda karşınızdaki yapı Place du Carrouse’dir. Bana Berlin’deki Brandenburg Kapısı’nı hatırlattı. Daha doğrusu Berlin’deki Brandenburg Kapısı burayı hatırlattı çünkü önce Place du Carrouse’yi gördüm.
Louvre Müzesi Bahçesi
Meşhur cam üçgen yapı.
Zafer Takı – Arc Triomphe
Zafer Takı Paris’in simgelerinden olan bir anıt. Napolyon’un askerlerine Zafer Taklarının altından geçerek evinize gideceksiniz sözünden sonra yapılmasını istediği yapı. Sonrasında Napolyon’un cenazeside Zafer Takının altından geçmiştir.
Paris’in güzel parkları
Paris’de birçok büyük park bulunuyor. Bu parklar o kadar güzel ve o kadar doğal bir yapıda bırakılmışki hayran kalmamak mümkün değil. En güzel yanlarından biri ise parkların içinde yapılan aktiviteler ve mini konserler.
Eyfel Kulesinden Paris
Paris’i daha iyi görebileceğiniz yok kesinlikle muhteşem bir manzarası var. Tüm Paris gözlerinizin önünde. Zafer Takı’ndan çok daha yüksek olduğu için manzarası tartışmasız Paris’in en iyi manzarası. Çıkarken asansör inerken ise merdivenleri kullandık sıra beklememk için fakat bacaklarınıza güvenmiyorsanız o sırayı bekleyin derim. Biraz yorucu bir iniş oluyor.
Eyfel Kulesi
Gece ayrı güzel gündüz ayrı güzel göründüğü söyleniyordu ama gece sanki daha bi güzel görünüyor değil mi?
Moulin Rouge
Filmi izleyipte buraya gelmeyen birinin olacağını düşünmüyorum. Filmi izlemeyenler için ise tek bir önerim olacak hemen izleyin hemde hemen…
Vize gerekli mi?
Evet, Fransa bir Schengen bölgesi olduğu için Schengen vizesi ile gidebilirsiniz.
Çantamızda neler olmalı?
Yağmurluk, güzel bir yürüyüş ayakkabısı ve iyi bir fotoğraf makinesi.
Nerede konaklanmalı?
Ucuz olan herhangi bir otelde yada hotelde kalınabilir. Biz Gare du Nord’da bulunan St Christopher’s Inn hostelde kaldık herhangi bir sorun yaşamadık. Özellikle kalabalık gitmeyi düşünenler kesinlikle hosteli tercih etmeli.
Ne yenir ne içilir?
Paris’de bagedini alan gidiyor bunu farkettik, herkesin elinde bir baget var. Peynir, salam, sucuk vs. gibi istediğiniz malzemelerle yaptırabiliyorsunuz. Fiyatlarıda gayet makul. Birde ara sokaklarda kahvaltı yerleri var kafe tarzında oralarda da yumurtalı sucuk yenebilir. Tabiki Paris’e kadar gidilipte Şaqnzelize yada Eyfel kulesi civarlarında güzel bir yemek yemeden gelmek olmaz. Ama bunu çok sık değilde mesela bir kere yapmakta cüzdan açısından faydalı olacaktır.
Hatıra olarak ne alınır?
Çok fazla seçenek var. Örneğin modaya meraklıysanız zaten Paris’de neler bulabileceğinizi biliyorsunuzdur aynı şekilde kozmetik parfümeride öyle. Tabiki hediyelik eşyalardan büyükçe bir bukle yaptırabilirisiniz Paris’de şehrin ve ülkenin sembolü olan birçok yapı olduğu için seçenekler oldukça geniş. Tabi ben her zamanki gibi magnetimi aldım.
İnsanlarla iletişim nasıl?
İnsanlarla iletişim biraz sıkıntılı aslında kendi dillerini seviyorlar ve konuşulsun istiyorlar. Eğer bir alışverişiniz yani o kişi ile para diyoloğunuz hiç yoksa ve size yardımcı olmak istemiyorsa fransızca birşeyler söyleyip yoluna devam edebiliyor. Halbuki bizlerden çok çok daha iyi bir ingilizceye sahiplerken. Sanırım bizim şansımıza bu tip bir sorunla çok fazla karşı karşıya kalmadık. Fransızlar kendilerini asil ırk olarak gördüklerinden diğer tüm milletleri karşı küçük görme gibi kötü bir huyları var. Ama dediğim gibi internette yada şehir efsanesi şeklinde süren kötülemeler çokda doğru değil. Doğru olduğu noktalar var fakat her insanda aynı muamele ile karşılaşılmıyor.
Ne zaman gidilmeli?
Ekim ayı için konuşacak olursal soğukluk olarak biraz soğuktu Türkiye’deki Ekim ayına göre diyebilirim. Öyle sanıyorumki yaz aylarında daha güzel olacaktır en azından hava açık olduğunda daha fazla yer gezilebilir. Tabi kışın karlarla kaplı bir Paris’de hiç fena olmaz.