Manchester Seyahat Rehberi
Londra’da geçirdiğim on küsur günden sonra Omid Mufeed arkadaşımla beraber yola koyulduk. Omid, buradan İstanbul’a gideceğinden, Manchester’dan sonraki yolculukta yalnız olacaktım. Durağımız Manchester, yani ülkenin bilinen şehirlerinden, futbol denince akla gelen ve sayılan ünlü takımlardan biri olan Manchester United takımının şehrine gidiyoruz. İngiltere’de göreceğim ikinci şehir olduğu için oldukça heyecanlıydım. Her ne kadar Tahir Sharaan arkadaşımızın kuzey yerine güneye doğru gidin tavsiyesi aklımı kurcalasada yinede heyecanlıydım.
Olmazsa olmazlar nelerdir?
Manchester Town Hall görülmeli.
Vaktiniz varsa The Manchester Museum ziyaret edilebilir.
Futbol merakınız varsa Etihad Stadium ziyaret edilebilir.
Manchester Sokakları
Sokaklar genelde boştu çok fazla insan göremiyorsunuz. Özellikle akşam olduğunda insan sayısı dahada azalıyor ve keskin bir idrar kokusu beliriyor sokaklarda.
Manchester Meydan
Meydanında bir saat kulesi ve güzel bir park var. Tabi büyük alışveriş merkezleride mevcut.
Londra’dan bindiğimiz otobüs ile güzel bir yolculuk yaptık. Yolda İngiltere’nin yollarının, çevresinin ve kasabalarının güzelliğinden dem vurduk sürekli. Hayran hayran çevreyi ve doğayı izleyerek yaptığımız yolculuktan sonra Manchester garına geldik. Oldukça küçük bir otobüs garı idi. Şehir merkezine çok yakın olduğundan yürüyerek merkeze gittik ve biraz dolaştık. Tabii çantalarımızla gezmek zor olacağından bir otel bulup, çantalarımızı bırakıp şehir keşfine çıkmaya karar verdik. Çok pahalı olmayan temiz bir otel bulduk ve eşyalarımızı bıraktık. Sonrasında biraz şehir gezisi yaptık, acıktık ve akşam yemeğimiz olan burgerlarımızı tabiri caizse yuttuk.
Yemeğin üzerine birer kahve içelim dedik ve bir kafeye girdik. Yaşadığımız iki olaydan birine başlıyoruz… Kahveler güzel büyükçe bir fincanda veriliyordu ve kahvelerinizi aldığınız yerde bir insan elindeki tarçın yada benzeri baharatımsı şey ile metal bir kalıp yardımı ile şekil yapıyordu. Sırada beklerken önümdeki kişiye bunu yaptığını bizzat gördüm. Fakat sıra bize geldiğinde bu kişi bize baktı ve direkt kahveleri verdi… Hiç alınmadık kafamıza bile takmadık ve masalardan birine oturduk.
Kafeden çıktık şehir turuna devam ettik. Tabi bu sırada hava kararmış, bizim buralarda ahmak ıslatan dediğimiz yağmurun ingilizcesi yağmaya başlamıştı. Yağmuru ve şehri dinleyelim diyerekten yürümeye başladık ki bu kezde “ingiliz holiganı ne demektir?” sorusunun cevabını gördük. Hatta bu tanım çoğul halde ve son derece kabalaşmış, normal görünecek bir bedenden çıkıyordu. “Go home go!” diye bağıran holigan ergen gençler ve bir hanım kızımız tadımızı hafif kaçırmıştı. Yukarıdaki fotoğrafta bize laf atan grubu, önde ise bunu hiç takmayan Omid Mufeed arkadaşımı görebilirsiniz. Gece hayatını tam olarak göremediğimiz şehirde badigard bir ablamız tarafından biraz şüpheli olarak içeri alındığımız bar-clup tarzı ortamdan çabuk sıkılıp çıktık ve biz artık otele gidip dinlenelim dedik.
Sabah olduğunda çok güzel anılara sahip olamadığımız bu yerden uzaklaşmak için ben gara doğru, Omid Mufeed arkadaşım ise havalimanına doğru yola çıktık. Bir sonraki durağım olan Liverpool’a doğru yola çıktığımda aklımdan geçen tek şey umarım diğer şehirler böyle değildir oldu.
Vize gerekli mi?
Evet gerekli, Birleşik Krallığın bir şehiri olduğu için İngiltere vizesi ile gidebilirsiniz.
Çantamızda neler olmalı?
Olmazsa olmaz yağmurluk… Her an hazırlıklı olmalısınız yağmur başlıyor ve azda yağsa sağlam ıslatıyor.
Nerede konaklanmalı?
Ucuz olan herhangi bir otelde yada hotelde kalınabilir. Hostel tecrübem olmadığı için öneride bulanamıyorum.
Ne yenir ne içilir?
Herhangi özel bir yemekleri yok klasik İngiliz abur cuburlarını tercih edebilir yada direkt burger yiyebilirsiniz. Kahve konusunda Londra’dakiler başarılı değiller kafeleri sürekli olarak denemeye devam ediyorum fakat etkileyen bir tat ne yazıkki bulamadım.
Hatıra olarak ne alınır?
Futbol merakı olanlar atkı ve forma gibi ürünler alabilirler.
İnsanlarla iletişim nasıl?
Kuzey aksanı için bir çeviriciye ihtiyaç duyabilirsiniz. Sağolsunlar “again please” dediğinizde biraz öf pöf yapıyorlar ve çoğu zaman tekrar etmiyorlar. Birleşik Krallık’ta ilk kez ırkçı yaklaşıma maruz kaldık.
Ne zaman gidilmeli?
Kışın gitmemekte fayda var gerçekten soğuk oluyor. Şunu tecrübeyle öğrendim İngiltere hakiakten soğuk bir ülke ama kuzeye doğru çok daha soğuk bir ülke. Ayrıca üşüyen ve sıcak seven bir kişide değilimdir hatta bizzat soğuk severim ama buna rağmen kuzeyin soğukluğu beni bile biraz düşündürdü.