Kopenhag Seyahat Rehberi
Kopenhag, Stockholm’den sonraki durağım. Çok iyi sayılmasada iyi sayabileceğim tren yolculuğumdan sonra Kopenhag’a geldim. Kopenhag, Danimarka’nın başkenti olup, 1.2 milyon nüfusa sahitir. Dil Danca fakat halk İngilizce’yi oldukça iyi konuşuyor. Kopenhag, -Danca diliyle København- dünyadaki en mutlu insanların yaşadığı söylenen, huzurlu mu huzurlu, sakin mi sakin bir liman şehri. Zaten adıda “Ticaret Limanı” anlamına gelen, Koben (tüccar) ve Havn (liman) kelimelerinden alır. Uzun zamandır merak ettiğim bu güzel şehri gezmek için sabırsızlanarak otelimi aramaya başlıyorum. Gece saatlerinde indiğimden direkt otele gidiyorum ve ertesi sabah için enerji toplamaya başlıyorum.
Yolculuğun en merak ettiğim yeri olan, Malmö şehrinde ki, Danimarka ve İsveç’i birbirine bağlayan Öresund Köprüsü idi. İki şerit demiryolu ve dört şerit karayolu bulunan Öresund, dünyadaki en büyük sınırötesi köprüdür. Bu köprüden geçer geçmez zaten Kopenhag’a gelmiş bulunuyorsunuz. Tahmin ettiğiniz gibi bir başkent yani büyük şehir beklememeniz gerekiyor. Çünkü Kopenhag’da Stockholm gibi şehir gürültüsü olmayan, trafik, egsoz, pislik nedir bilmeyen, saygılı ve hoşgörülü insanların yaşadığı bir şehir. Nedense her şehir dediğimde bu yerleşim yerlerine hakaret ediyormuşum gibi geliyor çünkü şehir benim sözlüğümde kalabalık, trafik, pis koku ve saygısız insanların olduğu yerler olarak kalmış.
Kopenhag, şehirleşmenin en güzel örneklerinden biri olmasının yanı sıra, yaşam standartlarının çok yüksek olduğu bir avrupa başkentidir. Kopenhag’da tarih ve bugün bir arada yaşamakta, tarihi doku çok iyi bir şekilde korunmuş durumdadır. En güzel yanlarından biri ise modern yapı ile tarihi yapıların hemen hemen hiçbir şekilde yanyana gelmemiş olmaları ve buna rağmen şehrin modern bir şekilde geliştirilmiş olmasıdır. Tarihlerine karşı çok saygılı olan Danimarka halkı, aynı özeni tüm şehirlerinde gösterdikleri gibi, Kopenhag, yani başkentleri içinde göstermişler. Her sokağında ayrı bir güzellik olan ayrı bir tarih kokan Kopenhag, küçük ve güzel bir şehir. Metro, otobüs yada arabaya gerek kalmadan yürüyerek bile çok rahat gezebileceğiniz şehirde, bisikletide tercih edebilirsiniz. Size tavsiyem kıyı şeridinden başlayarak şehrin en sonuna kadar yürüyün, dönüşte ise diğer tarafından yürüyerek geri dönün. Emin olun bu yürüyüşle tüm Kopenhag’ı görmüş olursunuz.
Anayasal monarşi ile yönetilen Danimarka’da kraliyet ailesi Amalienborg Sarayı’nda yaşamaktadır. Toplam nüfusu 5.5 milyon olan Danimarka’da nüfus yoğunluğu merkeze ve kıyı şeritlerine doğru daha fazladır. Dini görüşleri Lutheryan mezhebindendir fakat Danimarka, dünyanın en büyük dördüncü ateist ülkesidir. Yapılan araştırmalara göre nüfusun büyük bir oranı, herhangi bir inanca sahip olmadıkları gibi ,tanrı varlığınıda kabul etmiyor. Vikinglerin torunları savaşçı yönlerini bir kenara bırakmış, I. Dünya Savaşı ve II. Dünya Savaşı sırasında tarafsız kalmasına rağmen, Almanya (Danimarka işgali) ve İngiltere (İzlanda ve Faroe adaları) tarafından işgal edilmiştir. İşgal sonrası topraklarını alabilmiş fakat İzlanda adası bağımsızlığını ilan ederek Danimarka’dan ayrılmıştır. Danimarka tarafsızlığın bir çözüm olmadığını düşünerek 1945 yılında birleşmiş milletler üyesi, 1949 yılında ise NATO üyesi bir ülke olmuş. 1973 de ise Avrupa Birliği üyesi olan Danimarka, İsveç ve Norveç gibi euroya geçmeyi reddetmiş ve kendi para birimi olan Danimarka Kronu ile devam etmiştir.
Olmazsa olmazlar nelerdir?
Copenhagen National Museum kesinlikle gidilmesi gereken bir müze.
Her ne kadar etkilenmesemde Küçük Deniz Kızı heykelini görmeye gidin. Umduğunuzu bulamayacaksınız ama yinede gidin görün.
Tivoli Bahçeleri görülebilir özellikle yanınızda çocuklarınız varsa olmazsa olmaz.
Rosenborg Kalesi İçerideki kılıçlar ve taçlar için bile mutlaka görülmesi gereken bir müze. Aynı zamanda bahçeside kesinlikle gezilmeli.
Heykel severmisiniz? cevabınız evet ise Carlsberg Glyptotek tam size göre.
Vaktiniz varsa The Round Tower‘a çıkın. Ben vakit ayıramadım, çıkamadım ama siz çıkın…
Kopenhag Opera Binası dışarıdanda olsa görülmeli.
Danimarka Milli Müzesi görülmeli listemizde olmalı.
>strong>Kopenhag City Hall görülmeli dışından da olsa.
Tivoli bahçelerinin hemen arkasında bir Baresso Cafe var, gidin ve bir kahve için mutlaka.
Kıyı şeridinden yürüyüş yapın. Adlarını bilmediğim bir sürü tarihi yapıyı göreceksiniz.
Küçük Deniz Kızı
Evet şehrin simgesi olan heykelimiz bu. Tamam iyi hoş güzel ama ne yazık ki şehrin simgesi olacak kadar değil. O kadar çok yapı ve eser varken bu heykelin simge olması gerçekten çok şaşırtıcı. Aynı zamanda buraya gelen çinli saygısız ve kaba tursitlerede söyleyecek kelime bulamıyorum. Daha doğrusu buluyorum ama yazamıyorum… Çekirge sürüleri neyse çinli sürüler de aynı. Hemde hiçbir farkları yok herşeyin bin kez fotoğrafı çekmeleri ve başka insanlara bu hakkı tanımamaları, her yeri kirletip çöplerini götürmemeleri, yüksek sesle konuşmaları -ki en iticisi-, bankta bile oturma kültürüne sahip olmamaları ve en kötülerinden biride insanlara sürekli çarpmaları ve itmeleri. Genelleme yapmaktan inanın nefret ederim ama çinliler için bu genellemeyi yapıyorum. Neden derseniz bu heykeli ziyarete altı otobüs çinli geldi ve hepside aynen dediğim gibi hareket etti. Sonrasında çinde çalışmış olan iki arkadaşımında aynı şeyleri söylemeleri hatta çok daha kötülerini anlatmaları üzerine şunu çok rahatlıkla söylüyorum çinlilere dikkat edin.
ST. Alban’s Kilisesi
1885 yılında yapılmış bir kilise.
Rosenborg Castle
Rosenborg Kalesi, Kopenhag’da gezilmesse olmazlarımız arasında. Kalenin içi büyük bir müze haline getirilmiş ve ziyaretçilere her zaman açık durumda. Tabi belli bir ücretide var ama çok cüzzi bir rakam. Kalenin girişinde biletimi alacakken gördüğüm bir kart dikkatimi çekti. Tıpkı Stockholm Kart gibi bir kart vardı burada da birkaç müzeye girebiliyordunuz. Kartı almak istedim fakat görevli kadın, kartı almanın mantıklı olmadığını ve birkaç müzenin zaten ücretsiz olduğunu söyleyince almaktan vazgeçtim. Dediği gibi de oldu hakikaten müzelerden biri bakımdaydı bir diğeride ücretsizdi.
Rosenborg Kalesi Duvar Saati
Kalenin içinde birçok antika eşya bulunuyor. Bunları çeşitlerine göre ayrı ayrı odalarda muhafaza ediyorlar. Bu odalardan birinde birçok saati bir arada görebiliyorsunuz. İşte onlardan birinden bir fotoğraf.
Voss
Evet çok pahalı bir su ama gerçekten de çok güzel bir su. Büyük cam şişeli olanından bir yerde bulmuştum fakat taşıması sıkıntı olur diye almamıştım. Nede olsa bundan sonraki duraklarım olan Oslo yada Bergen’deki kesin bulurum diye düşündüm. Fakat sonuç hüsran ne yazık ki bulamadım. Cam şişesi hatıra olarak alınabilir bir şişeydi.
Botanical Garden
Rosenborg Kalesinden çıkıp bir yol geçtikten sonra Botanik Bahçesi’ne geçebiliyorsunuz. İçeride birçok bitki ve değişik bitki türürnün olduğu bu park hayranlığımı kazanan parklardan biri oldu. Tabi içeride fazla kalamadım malum polen alerjisi… Gözlerim yaşarmaya, boğazım şişmeye ve ne yazık ki nefesimde bazı sorunlar olunca hemen çıkmam gerektiğini farkettim. Dışarıda bir bankta bir süre oturdum su içtim kendime gelincede yola devam ettim. Ama bir daha buraya gelirsem ilaçlarımı yanıma alıcam ve bu parkın her yerini gezicem!
Kopenhag City Hall
Tüm belediye sarayları gezilmeye ve görülmeye değer yerlerden. Bazılarının dışı bile o kadar etkileyici o kadar güzel, bahçeleri deseniz yine aynı güzellikte, içine girdiğinizde ayrı bir şok geçiriyorsunuz yapısına tarihine korunmuşluğuna. Tabi bizim Dolmabahçe Sarayı’mızın yada Topkapı Sarayı’mızın yanına bile yaklaşamaz o ayrı…
Dragon Fountain
Belediye Sarayının hemen önündeki fiskıye.
Tivoli
Meşhur Tivoli Bahçeleri girişi. İçeride bir çok eğlence yeri, restoran ve birde lunapark vardır.
Kopenhag City Hall Square
Belediye Sarayının meydanından bir kare. Kareyi bozan tek bir şey dikkat çekiyor değil mi? Berbat mcdanılds tabelası ve diğer berbat tabelalar… Buna nasıl izin verdiklerini bilemiyorum fakat bu kadar güzel bir yapıyı bu kadar çirkinleştiren başka bir saygısız firma görmedim. Söylenecek fazla bişey yok kapitalizmin gücü burada da görülüyor ne yazık ki…
Carlsberg Glyptotek
Carlsberg Glyptotek müzesinin hemen önündeki yoldan bir kare. Dikkat ederseniz kocaman bir bisiklet yolu ve az sayıda araba görülüyor.
Kopenhag WakeUp
Otelimin yolundan bir kare.
Rosenborg Kalesi Bahçesi
En güzel bahçelerden biri hatta buraya bahçe demek biraz tuhaf oluyor, kocaman bir park desek daha doğru.
Fotoğrafların büyük halleri için lütfen 500px sayfamı ziyaret ediniz.
Rosenborg Castle
Rosenborg Kalesi önden görünüş.
Fotoğrafların büyük halleri için lütfen 500px sayfamı ziyaret ediniz.
Langelinie Pavillonen
Oldukça yüksek bir sütun üzerine yapılmış bir melek heykeli. Deniz kızı heykelinden önce görebileceğiniz bir yapı.
Fotoğrafların büyük halleri için lütfen 500px sayfamı ziyaret ediniz.
Stop!
Kopenhag halkı konuya bizden daha duyarlı ve daha ilgili. Tüm dünya bu gerçeği çok net görsede gerçek terörist, gerçek katil hala kendini masum çıkartmaya ve kendisini ezilmiş göstermeye devam ediyor. Kuklalarda bu gerçeğin üzerine örtmeye sözüm ona barış götürmeye devam ediyor… Ne desek boş elimizden bir şey gelmiyor bu iğrenç dünya düzenini değiştirmek için.
Vize gerekli mi?
Evet gerekiyor Danimarka Schengen ülkesi olduğundan, Schengen vizesine ihtiyacınız var.
Çantamızda neler olmalı?
Eğer alerjiniz varsa mutlaka ama mutlaka alerji ilaçlarınızı alın yanınıza. Çünkü şehire değil, botanik bir parka gidiyorsunuz daha doğrusu bizim alıştığımız bir şehire gitmiyorsunuz. Eğer yürümeye çok alışkın değilseniz bacak kaslarınızda sıkıntı olabilir kas gevşetici alın yanınıza. Bunların haricinde bol su, muz, elma, atıştırmalıklarınızda çantanızda olmalı.
Nerede konaklanmalı?
Oteller şehrin merkezine çok yakın durumda herhangi birinde kalınabilir. Fiyatı uygun olan ve en önemlisi de tren garına en yakın hangisini bulursanız kalın. Benim tercihim WakeUp Copenhagen oldu. Hem gara yakın hemde şehre çok yakın. Oldukça da memnun kaldım hiçbir sorun yaşamadım. Booking.com üzerinden erken rezervasyon ile uygun fiyata getirebilirsiniz konaklama masraflarınızı.
Ne yenir ne içilir?
Tereyağlı ekmekleri yenebilir onun haricinde sandviçleri yenilebilir bizim damak tadımıza çok yakın olmasada güzel. Kahveleri kesinlikle denenmeli. Özellikle butik kahve dükkanlarını denemelisiniz. Eğer onlarda bulamassanız yada hangisi iyidir bilemesseniz Tivoli bahçelerinin hemen arkasında bulunan Baresso Cafe’yi tavsiye ederim. Kopenhag’ın en güzel kahvelerini burada tecrübe edebilirsiniz. Aynı zamanda en güzel çalışanlarıda burada görebilirsiniz…
Hatıra olarak ne alınır?
Benim klasikalışverişim magnet biliyorsunuz (yani diğer yazıları okuduysanız) başka neler alınır yada alışveriş için nerelere gidilir derseniz bilemiyorum çünkü alışveriş kültürüm çok iyi değil.
İnsanlarla iletişim nasıl?
İnsanlarla hiçbir sorun yaşamadım, sadece çinlilerle sıkıntım oldu bir kaç kez. Danimarka halkı kendi halinde yaşamayı seven bir halk bu çok belli zaten tarihlerindende bunu görebiliyorsunuz. Hemen hemen herşeyin serbest olduğu bir ülke olmasına rağmen hiçbir taşkınlığın olmaması hiçkimsenin bir başkasının hakkına tecavüz etmemesi gösteriyor ki eğitim düzeyi çok yüksek. Sadece bu bile Danimarka’ya saygı duymaya yetiyor inanın. Dünyanın en mutlu en huzurlu insanlarının burada yaşamasına şaşırmamak lazım.
Ne zaman gidilmeli?
Yaz ayları gidilebilir tabi eğer ben kışın gitmek isterim derseniz kışın da gidilebilir. Kısacası yılın her ayı ayrı bir güzel olacaktır Kopenhag. Çok yağmur olmadığı zamanları denk getirirseniz çok daha iyi olur tabi.