Brüksel Seyahat Rehberi
Brüksel görmeyi çok istediğim şehirler arasında listenin başlarında bir şehirdi. Neden derseniz çok sevdiğim çocukluk arkadaşımın yaşadığı yer olmasıydı. Konuşmalarımızda hep överek bahsettiği, bazende kötülediği bir şehir idi. Brüksel avrupanın önemli şehirleri arasında yer alıyor. Gerek tarihi gerekse UNESCO mirası meydanları ile etkileyici bir şehir olmayı başarıyor.
Brüksel’e geldiğimizde akşam saatleriydi ve ilk iş olarak kalacağımız hostelin yerini aramaya koyulduk. Merkeze çok yakın olduğundan çok hızlı bir şekilde hostelimizi bulduk. Merkez derken aslında meşhur meydandan bahsediyorum. Meydana bu kadar yakın olduğunu bilmiyorduk, hem şaşırdık hemde sevindik haliyle. Hostel işi bittikten sonra hem birşeyler yemeğe hem şehri keşfetmeye hemde Belçika’da yaşayan, çok yakın arkadaşım Cenk ile buluşmak üzere kendimizi dışarıya attık. Bizden çok daha iyi bildiği Brüksel’i bize gezdirmekle kalmadı önerilerde de bulundu bir sonraki Brüksel günü için.
Olmazsa olmazlar nelerdir?
UNESCO listesinde eyer alan Grand Place Meydanı mutlaka görülmeli.
Centre of Comic Strip Art müzesi gezilmeli.
Guiness rekorlar kitabına giren Delirium Cafe mutlaka görülmeli, gittiğinizde neden rekorlar kitabına girdiğini anlayacaksınız.
Demir kristalinin 165 milyar kez büyütülmüş halini simgeleyen Atomium görülmeli.
Manneken Pis yani işeyen çocuk heykeli görülebilir.
Çocukluk arkadaşınız Belçika’da yaşıyorsa mutlaka onu görün çok iyi geliyor 🙂
Grand Place Meydanı
UNESCO dünya mirası ünlü Brüksel meydanı. Meydanda belli zamanlarda çiçeklerle desenler yapılıyor ama çok büyük boyutlarda yapılıyor. Belçika’ya Türk işçi göçünün 50’nci yılı etkinlikleri kapsamında meydanın ortasına, 75 metre uzunluğunda ve 25 metre genişliğinde 1875 metrekarelik alana yayılan Uşak halısı motifide yapılmış geçtiğimiz Ağustos ayında.
Grand Place Meydanı
Gece görüntüsü çok daha güzel bir şekilde ortaya çıkıyor meydanın. Özellikle yapıların detaylarını ortaya çıkaran ışıklarla çok güzel bir tablo gibi görünüyor.
Cathedral of St. Michael and St. Gudula Katedrali
Katedralin hemen önündeki parkta bulunan, bir tahta demir karışımı heykel. Arkada ise Cathedral of St. Michael and St. Gudula katedrali.
Delirium Café
Rekor kıran Delirium Café ve uzun işçilikler sonrası yapıldığını düşündüğüm tavanı. Sitesinde görebileceğiniz gibi, 2004 bira çeşidi ile Guiness rekorlar kitabına giren bir cafe. İçerisinin boş olduğu bir zaman çok olmuyor diyor Belçika’da yaşayan arkadaşım Cenk. Gerçektende inanılmaz bir kalabalık var ve sürekli insan gelmeye devam ediyor. Takdir edilesi bir diğer özelliği ise, her bira kendi özel bardağında servis ediliyor. Yani 2004 çeşitte bardak bulunmakta…
Centre of Comic Strip Art
Müzeden bir görünüm. Hemen hemen birçok çizgi roman karakterinin bulunduğu müzede yerleşimlerde çizgi romanlardaki gibi yapılmaya çalışılmış.
Centre of Comic Strip Art – Red Kit
Çocukken en sevdiğim çizgi roman karakterlerindendi Red Kit. Müzede Red Kit ile ilgili birçok şeye rastlayınca ne kadar çabuk büyüdüğümü farkettim. Daha dün gibi hatırlıyordum okuduğum zamanları hatta o zamanlar gazeteler verirdi, büyük bir merakla beklerdim.
Tin Tin
Her ne kadar çok okumasamda çizgi filmini izlemişliğim vardır. Tabi birkaç tam macerasınıda okudum ama çok hatırlayamıyorum. Müzede Ten Ten’le karşılaşmak varmış.
Cathedral of St. Michael and St. Gudula Katedralinin iç kısmı
Çok etkileyici bir iç tasarıma sahip olan katedralde birde çok büyük org yer alıyor. Yapıyı o kadar güzel korumuşlarki tüm detaylar çok net bir şekilde görülebiliyor heykellerde, tahta oymalarında ve yerlerdeki işçiliklerde.
Vize gerekli mi?
Evet, Schengen ülkesi olduğu için schengen vizesi ile gidebilirsiniz.
Çantamızda neler olmalı?
Yağmurluk, güzel bir yürüyüş ayakkabısı ve iyi bir fotoğraf makinesi.
Nerede konaklanmalı?
Ucuz olan herhangi bir otelde ya da hotelde kalınabilir. Biz hostel tercih ettik arkadaşımla herhangi bir sorun yaşamadık. Özellikle kalabalık gitmeyi düşünenler kesinlikle hosteli tercih etmeli.
Ne yenir ne içilir?
Meşhur bir yiyecekleri yok fakat biraları ve çikolataları oldukça meşhur durumda. Çikolata konusunda çok farklı bir yere gelmişler her türden çikolatayı bulabiliyorsunuz. Bira konusunda ise rekorlar kitabına giren bir cafeleri bile var. Ayrıca bu cafede her bira kendi özel bardağında sunuluyor.
Hatıra olarak ne alınır?
Çok fazla seçenek var, hediyelik eşyadan çikolataya, giyimden biralara kadar geniş bir yelpazeden size uygun alışverişi yapabilirsiniz.
İnsanlarla iletişim nasıl?
İnsanlar son derece yardımcı olmaya çalışıyorlar size her konuda. Ülkede konuşulan Fransızca ve Felemenkçe dillerinin yanı sıra İngilizcede oldukça yaygın kullanılıyor. Brüksel merkezi oldukça küçük bir alana koca bir şehir sıkıştırmış gibi. Ortasında kalan meydanları ve müzeleri haricinde kalan alanlar çok fazla şehir durumunda, yani trafik, gürültü ve kirlilik var ne yazıkki. İlk gün bana İstanbul’u anımsatmıştı.
Ne zaman gidilmeli?
Çok soğuk bir zamana denk gelmedik, Ekim ayının güzel günlerinde gezintimizi yaptık. Tabi her zamanki gibi yağmur vardı o değişmiyor zaten. Tavsiye olarak Eylül-Ekim ya da bahardan yaza giriş aylarında gidilebilir.